Anadolu’da sağlık yolculuğu Selçuklu döneminde hemen hemen her şehirde kurulan şifahaneler ile başlıyor. Selçuklu döneminden kalan birçok ‘’darüşşifa’’nın Osmanlı döneminde de kullanıldığı biliniyor. Sağlık çalışmaları her iki dönemde de daha çok saray ve ordu mensuplarına yönelik iken 19. yüzyılda bütün dünyayı saran salgın hastalıkların bu coğrafyayı da ziyaret etmesinden sonra yapılan sağlık ıslahatlarıyla koruyucu tedavi edici hizmetlerin halka indirgendiği görülüyor.
İnsanlığın ömrünü uzatan ve sağlıkla ilgili gelişmelerin seyrini etkileyen bir buluş olan aşı, insanlığın gündemine çiçek hastalığıyla girdi. İngiliz doktor Edward Jenner çiçek aşısıyla ilgili çalışmalarının 1798’de yayınladı. Fakat 1717 yılında Lady Mary Wortley Montagu’nun Edirne’den İngiltere’ye gönderdiği ünlü mektupta, Anadolu’da da yaygın olan çiçek hastalığını bir aşı ile önlendiğini belirtiyor. Bu mektup da İngiliz doktorun çiçek aşısını Türklerden öğrenip öğrenmediği konusundaki tartışmaları başlamasının temelini oluşturuyor.
Halk arasında “ince hastalık” olarak bilinen verem ya da tüberküloz, birçok soylunun ölümüne yol açan önemli salgınlardan biri olmasından dolayı Osmanlı’da sağlık hizmetlerinin şekillenmesinde önemli rolü olmuştur. Besim Ömer Paşa 1923’te Veremle Mücadele Osmanlı Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük etti. 1923’te ilk verem savaş dispanseri, 1924’te Heybeliada Senatoryumu açıldı. 1930’da çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, veremle savaşı zorunlu kıldı ve 1931’de Evlenme Muayenesi hakkında Nizamname ile veremlilerin evlenmeleri yasaklandı.
Dr. Refik Saydam (1921, 1925-1937) döneminde ise teşkilat yapısı, yönetimin yerelleştirilmesiyle tüm yurda yayıldı. Hekimlerin ve sağlık personelinin nitelikli eğitim görmesi sağlanarak sağlık hizmetlerinin devlet eliyle yürütülmesi yaygınlaştırıldı.
Sağlık hizmetlerinin bu topraklardaki dönüm noktalarından biri de Cumhuriyet’in kurulması. Ankara hükümeti sağlığı sosyal devletin ana sorumluluklarından biri olarak görerek 1920’de ayrı bir bakanlıkça yönetilmesi kararını aldı. Türkiye’nin ilk Sağlık Bakanı Dr. Adnan Adıvar (1920-1921) yönetiminde ilk sağlık yasaları yürürlüğe geçirildi.
Türkiye’de sağlık hizmetlerinde en önemli kırılma noktası 2003’te hayata geçirilen Sağlık Dönüşüm Programı (SDP) oldu. Programı önceki politikalardan farklı kılan, Sağlık Bakanlığı’na hizmet sağlayan değil, planlayıp denetleyen bir rol biçmesiydi. Programla sağlık hizmetleri Kamu Hastaneler Birliği çatısı altına alındı. SDP’nin en büyük amacı ise genel sağlık sigortası ile aile hekimliği uygulamalarına geçilerek tüm halkın eşit şekilde sağlık hizmetlerinden kolaylıkla yararlanmasıydı.Bir başka hedef de “Şehir Hastaneleri” projesiyle sağlık hizmetlerinin mali yükünün devletin üzerinden alınmasıydı.
Sağlık hizmetlerinin tarihsel seyrinde 20’nci yüzyıl sonrasındaki değişimin bir nedeni ihtiyaçlar ve ekonomik külfetten kurtulmaksa, aynı ölçüde etkili diğerbir neden de teknolojideki yenilikler oldu. Hastalıkların teşhisi, tedavi yöntemlerinin kesinlik kazanması, vücudu ele geçiren oluşumların durdurulması gibi insan ömrünün uzamasına neden olan gelişmelerin arkasındaki asıl motivasyon, teknolojinin hekimlere sunduğu müthiş fırsattı. Mühendislik disiplini ve fizik başta olmak üzere bilimin bütün kolları insan vücudunu daha iyi anlayabilecek, gizlerini ortaya koyabilecek keşiflerin peşine düştü. Dünya Sağlık Örgütü, tıbbi cihazları yaşam bilimleri ve sağlık hizmetleri çerçevesinde bölgesel ve ülkesel olarak en önemli bileşenlerden biri olarak kabul ediyor. Dünyada tıbbi cihaz pazarının büyüklüğü 260 milyar doları buluyor. Türkiye ise bundan 2 milyar dolarlık pay alıyor.
You are about to visit a Philips global content page
Continue