Tıp Dünyasına Damga Vuran Türkler

Hulusi Behçet

Bir hastalığa adını verdi: Hulusi Behçet


1889’da İstanbul’da doğan Hulusi Behçet, 1910’da tıp eğitimini tamamladıktan sonra dört yıl boyunca Gülhane Dermatoloji Kliniği’nde asistanlık yaptı. Cumhuriyet kurulduktan sonra yapılan üniversite reformunda deri hastalıkları ve frengi kliniğine profesör olarak seçilen Hulusi Behçet, Türk akademi tarihinde “profesör” unvanını alan ilk bilim insanı. Dermatoloji dünyasının 1940’lı yıllarda adından en çok söz ettiği bilim insanı olan Hulusi Behçet, kendi adını taşıyan “Behçet Hastalığı”nı tıp literatürüne kazandırdı.1947 yılında Prof. Dr. Meschner’in Cenevre Tıp Kongresi’nde yaptığı öneriyle Hulusi Behçet’in dikkat çektiği “yeni hastalık”, “Morbus Behçet” olarak adlandırıldı.

Safiye Ali

Türkiye’nin İlk Kadın Doktoru: Safiye Ali


Safiye Ali ismi, sadece Türk tıp tarihi değil, kadın hakları ve çalışma hayatında cinsiyet eşitliği sürecinde de belirleyici role sahip.O zamanki adıyla Amerikan Kız Koleji’nde lise eğitimi gören Ali, doktor olma kararını ailesine ilettiğinde ülkesinde henüz tıp fakültelerine kız öğrenci almıyorlardı. Darülfünun Tıp Fakültesi’ne yaptığı başvurusu reddedilince ailesi onu Almanya Würzburg Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderdi. Burada hemen dikkatleri çeken Safiye Ali, okulunu başarıyla tamamladıktan sonra “Bu mesleği ülkemde yapmalıyım” diyerek yurda döndü. Beş yıl mesleğini sabırla yürütürken Osmanlı toprakları da hızla değişiyordu. O sırada Amerikan Koleji bünyesinde açılan ilk kız tıp okulunda dersler vermeye başladı. Sağlık hizmetleri sunan Süt Damlası Bakım Evi’ni yönetti. Hasta ve zayıf çocukların tedavi edilmeleri amacıyla Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi Küçük Çocuklar Muayenehanesi’ni kurdu.

Prof. Dr. Mahmut Gazi Yaşargil

Ona “Yüzyılın beyin cerrahı” Diyorlar: Prof. Dr. Mahmut Gazi Yaşargil


2000 yılında yapılan Amerikan Nörolojik Cerrahlar Kongresi’nde “Yüzyılın Adamı 1950–2000 unvanı alan Prof. Dr. Mahmut Gazi Yaşargil, beyin cerrahinin dahi ismi olarak anılıyor.Nöroşirurjide mikrocerrahi yöntemini keşfettiği için dünya çapında ün yapan Yaşargil’in epilepsi ve beyin tümörlerinin tedavisinde bulduğu yeni yöntemler de halen kullanılıyor. Ekim 1967’de gerçekleştirdiği ilk mikroskop ve mikrocerrahi ameliyatı tüm dünyada ses getiriyor. Bugün cerrahide birçok icadı bulunan Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in bilim dünyasına kazandırdığı cihazlar arasında kızının adını verdiği, beyin loblarını açmada kullanılan “Otomatik Leyla Ekartörü” ve “Yaşargil Anevrizma Klipleri” sayılabilir.

S. Ferit Eczacıbaşı

Mesleğini Ailesine Miras Bırakan İzmirli: S. Ferit Eczacıbaşı


İzmir’in ilaç üreten ilk Türk eczacısı olan Süleyman Ferit Bey, bu mesleğin yayılması ve gelişmesinde önemli katkılarda bulunan bir isim. Ege Bölgesi’nde ilaç üretimini başlatan kişi olarak anılan Süleyman Ferit Bey’e, İzmir Vilayeti Genel Meclisi tarafından Eczacıbaşı unvanı verildi. Onun mirası, oğlu Dr. Nejat Eczacıbaşı’nın bugün Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birini kurmasıyla halen devam ediyor.

Prof. Dr. Türkan Saylan

Gönlünü Köy Doktorluğuna Adamış aydın Bir Bilim İnsanı: Prof. Dr. Türkan Saylan


Türk tıbbının “fark yaratan” isimlerinden biri Türkan Saylan. O’nun farkı sadece tıp bilimi değil, kadınların toplumdaki yerini güçlendirmekle ilgili çalışmalarında da yatıyor. Türkan Saylan, lepra (cüzzam) hastalığının tedavisine yönelik çalışmalarıyla da dünya tıp literatüründe öne çıkmış bir bilim kadını. 1976 yılında lepra çalışmalarına başlayan ve Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kuran Saylan, 1986’da Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü”nü aldı. 2006’ya kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra konusunda danışmanlığını yapan Saylan, aynı zamanda Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve başkan yardımcısıydı.

Prof. Dr. Aziz Sancar

Mardin’den Nobel’e Uzanan Öykünün Kahramanı: Prof. Dr. Aziz Sancar


Aziz Sancar, Anadolu’da doğup büyüyen gençlere ilham veren bir başarı öyküsünün kahramanı. Hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı. 1946’da Mardin’in Savur ilçesinde dünyaya gelen Sancar, ilk ve orta öğrenimini Mardin’de tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. Tıp fakültesini bitirdikten sonra iki yıl memleketi Savur’da doktor olarak çalışan Aziz Sancar Teksas Üniversitesi’nde doktora programına kabul edildikten sonra DNA moleküllerine olan ilgisi onu, tüm dünyanın tanıdığı bir isim haline getirdi.

Prof. Dr. Murat Günel

Genetik Bilimciler Ona “Dahi Türk” Diyorlar: Prof. Dr. Murat Günel


Beyin cerrahisinde dünya çapında çığır açan bir diğer Türk bilim insanı da Prof. Dr. Murat Günel, öğrenci rotasyonu programıyla gittiği Amerika’da Yale Üniversitesi’nde beyin kanamalarına neden olan genleri bulmak için bir araştırma merkezi kurulmasına öncülük etti. Halen de aynı üniversitede Nörovasküler Cerrahi Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor. Moleküler genetik, beyin damarları ve damar tıkanıkları konusunda yüksek ihtisas yapıyor. Arka arkaya imza attığı çalışmalarıyla Amerikan Sağlık Bakanlığı’ndan “Büyük Araştırma Ödülü”nü kazandı. Henüz 34 yaşındayken Yale’de Beyin Cerrahisi Damar Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı unvanı alan Prof. Dr. Murat Günel’in 2008’de iki anevrizma geninin keşfine yol açan çalışması tıp dünyasında büyük ses getirdi. Günel daha sonra keşfettiği gen sayısını beşe çıkararak, genetik bilimcilerin ona taktığı “dahi Türk” namının hakkını verdi.

Mustafa Nevzat Pisak

Mustafa Nevzat Pısak


Türk eczacılığında mihenk taşlarından biri olarak kabul edilen Mustafa Nevzat Pısak, 1879’da Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğdu. Mustafa Nevzat, 1902’de Gülhane’deki (Demirkapı) Tıbbıye-i Şahane’nin eczacılık kısmından “askeri eczacı kimyager” unvanıyla mezun oldu. 1903’te Üçüncü Ordu’ya bağlı Selanik Askeri Hastanesi eczacılığına atanan Nevzat, uzun süre orduda hizmet verdi, önemli görevler üstlendi. 1923’te Üsküdar’da kendi atölyesini kurarak burada seri ampul üretimi yaptı. 1933’te Nur-u Osmaniye Cad. 81 numarada ampul üretimine devam etti. 1935 yılında ilk kez toz insülinden enjektabl preparat oluşturmayı başardı. 1940 ve 1948 tarihlerindeki Kodeks komisyonlarında görev alan Mustafa Nevzat, II. Türk Kodeksi’nin ve süplemanının hazırlanmasında çalıştı.

You are about to visit a Philips global content page

Continue

You are about to visit a Philips global content page

Continue

Sitemiz Microsoft Edge, Google Chrome veya Firefox'un en son sürümüyle en iyi şekilde görüntülenebilir.